Söyleşi konuğumuz Hakan Hamurcu, açık kaynağı tercih sebeplerini ve Pardus’a verdiği desteği anlattı.

Pardus ve açık kaynak yazılım dünyasına katkıda bulunan deneyimli Pardus Gönüllüleri neler yaptı/yapıyor? Açık kaynak dünyasında söz sahibi kişilerin deneyim ve görüşlerini bizlerle paylaştığı söyleşilerimizi bu bölümde sizlerle buluşturuyoruz. Söyleşilerimizin bu bölümünde, Pardus camiasının 15 yılı aşkın süredir üyesi olan ve topluluk portalımızın yazarlarından biri olan Hakan Hamurcu ile yaptık:

Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

1969 yılında Kayseri’de doğdum ve tüm okul hayatımı yine aynı şehirde tamamladım. 1984 yılından beri bilgisayarlarla iç içeyim. Elbette ilk yıllarım bolca oyun oynayarak geçti ama daha sonra bu oyunların nasıl yapıldığını merak etmekle birlikte yazılım geliştirmeyi meslek edindim. Ancak hayat bana meslek hayatımın ilk 11 yılını (1989 – 1999) -biraz da mecburiyetten- yazılım geliştirme yerine programcılık eğitimi vererek geçirmemi uygun gördü. Şimdi dönüp geriye baktığımda iyi ki öğretmenlik yapmışım diyorum zira sonrasında yaptığım tüm işlerde büyük faydasını gördüm. 2000’li yıllara geldiğimizde ben de hayatımda bazı değişiklikler yaptım ve İstanbul’a taşındım. Sonrasında Linux ile tanışmam ve aranıza katılmamla devam etti. 11 yıl süren elektronik imalat sektöründe İmalat Müdürlüğü görevi sırasında endüstrinin IT ihtiyaçlarını daha iyi kavradım. Son 12 yıldır ülkemizin ilk ve en büyük medya üretim/dağıtım şirketlerinden birisinde CTO görevine devam ediyorum.

Hakan Hamurcu ve ailesi

Linux ve özgür yazılımlar ile nasıl tanıştınız? Neden Linux?

Linux ile tanışmam 2000’li yılların başında İstanbul’a taşınmamla oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen bir Linux Şenliği‘ne katıldım ve o zamana kadar hiçbir şeyinden anlamadığım Linux’un ne olduğunu öğrenmek istedim. Sunumcu arkadaşlar çok iyi niyetli olsalar da, ya egolarını yenememekten veya hiç topluluk karşısında eğitim vermedikleri için sunumlar epey sıkıcı geçiyordu. Sunum aralarında kimileri ile tartıştım (Şu anda hepsiyle aram çok iyi) kimileriyle dertleştim ve sunumlardan şikayetçi oldum. Sonrasında birisi (Görkem Çetin) bana “Madem beğenmiyorsun, daha iyisini sen yap da biz görelim” dedi. İşte o zaman sadece şikayetçi olmak yerine kendimce eksik gördüğüm kısmı tamamlama kararı aldım ama tamamlayacak kadar Linux bilgisine sahip değildim. Zaman içerisinde araştırmalar yaparak Linux öğrendim ve eksik gördüğüm Türkçe içerik/belge oluşturma işini kendime görev edindim diyebilirim. Linux’un özgür ruhu beni de derinden etkiledi ve artık neredeyse özgür olmayan hiçbir yazılımı (Zorunlu olduklarım hariç) kullanmamaya başladım. Son 20 yıldır Linux ile ilgileniyorum ve hayatımdan gayet memnunum. Linux’un sunduğu olanaklar bireysel kullanıcıdan tutun da çok büyük ölçekli firmaların ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyede. Bu sebeple ben de Linux kullanıyorum ve herkese de kullanmalarını tavsiye ediyorum.

Özgür yazılımlara ne tür bir katkı veriyorsunuz? Katkı vermeye nasıl ve ne zaman başladınız?

Linux’a katkı vermek için illa onu geliştirmek veya kod katkısı yapmak anlaşılmamalı. Ben kişisel olarak Linux ve üzerinde çalışan programlar için Türkçe kaynak belge hazırlamak ve grafik arayüzlerini Türkçeleştirmek için katkı sağlıyorum. 2002 yılından sonra ilk olarak yine sevgili Görkem Çetin’in yönlendirmesi ile LibreOffice (O zamanki adı OpenOffice idi) belgeleri hazırlamakla başladım. Sonrasında Pardus Projesi başladı ve ben de yine gönüllü katkıcı olarak devam ettim. Asıl beni motive eden ve katkı sayımı hızla artıran, Özgürlük İçin Projesi’dir. Bu projede beni cesaretlendiren ve çok büyük destek olan sevgili Ali Işıngör’e teşekkür etmek isterim. Şu anda bile eksikliğini hissettiğimiz ve basılı dergilerin bile yapamadığı muhteşem bir e-dergi projesi oluşturduk ve ben de bu dergiye kendimce katkılar sağladım. Yanlış hatırlamıyorsam 35 sayı çıkardık ancak tadı damağımızda kaldı diyebilirim. Her ay heyecanla dergimizin yayınlanmasını beklerdik ve yayınlandığı günden itibaren muhteşem indirme/okunma sayılarına ulaşırdı. Umarım en kısa sürede yine benzer bir e-dergi projesi hayata geçer ve hepimizin kütüphanesinde bulunacak başucu başvuru kılavuzu olur.

Cebit 2009 fuarı standında, topluluk temsilcimiz Kubilay Kocabalkan (solda) ve Hakan Hamurcu (sağda) gönüllülerimizle
Cebit 2009 fuarı standında, topluluk temsilcimiz Kubilay Kocabalkan (solda) ve Hakan Hamurcu (sağda) gönüllülerimizle

Katkılarınız karşılığında ne alıyorsunuz?

“Milyon dolarlar alıyorum” demeyi inanın çok isterdim ama hiçbir şey almıyorum :), Şaka bir yana, hayat felsefem hiçbir zaman önce para olmadı. Elbette yaşamak için para kazanmak çok önemli. Biz para kazanma işini farklı sektörlerde ve farklı işlerde kazanıyoruz, çok şükür. İşin manevi boyutu da var ve o da bu ülkede yaşayan gençlere yıllar içerisinde büyük zorluklarla biriktirdiğimiz tecrübelerimizi aktarma görevidir. Aksi halde mensubu bulunduğumuz toplumun gelişimi çok yavaş ve külfetli olacaktır. En azından ben konuya böyle yaklaşıyorum. Ufak da olsa ülkemin gelişimine, gençlerin gelişimine katkım olması beni mutlu ediyor ve bu mutluluk hiçbir para ile satın alınamaz.

Hakan Hamurcu Pardus topluluğu katkıcı adaylarına neyi tavsiye eder?

Pardus Projesi iyi ya da kötü bu ülkenin bir projesi. Var olması hiç olmamasından çok daha iyidir diye düşünüyorum. Ülkesini ve milletini seven herkesin de böyle düşündüğüne eminim. Hal böyleyken Pardus projesine katkı vermek isteyenlere tavsiyelerim şunlar olabilir;

Asla kod yazamıyorum o yüzden katkı veremem diye düşünmeyin zira tek bir satır kod yazmadan da katkı verilebilir. Arayüzlerin Türkçeleştirilmesi, Türkçe kaynak belge oluşturma, forumdaki soruları cevaplama, dağıtımı/tanıtımına katkı verme gibi çok farklı alanlarda katkı verebilirsiniz.

Elbette Pardus Projesi’ni de eleştirin, sonuna kadar hakkınız ama sonrasında eleştirdiğiniz eksik yönler nasıl tamamlanır veya nasıl daha iyi yapılır şeklinde bir fikriniz olsun ve bunu hayata geçirmeye çalışın. Tıpkı benim zamanında yaptığım gibi önce eleştirdim ama şimdi düzeltmek için elimden geleni yapıyorum. Hiçbir zaman başkalarından aferin beklemeyin ve hedeflediğiniz katkıyı yapın. Mutlaka eleştiriler de gelecektir ama yapıcı olanları değerlendirin, tek amacı eleştiri olan yıkıcıları görmezden gelin. Kendinize güvenin ve çekinmeyin.

Unutmayın ki, Pardus ülkemizin IT kültürüne büyük katkılar sağlamıştır ve sağlamaya devam edecektir. Sizin de çorbada tuzunuz olsun istemez misiniz?

Profesyonel ya da günlük hayatınızda hangi özgür yazılım uygulama ve bileşenlerini ne sıklıkta kullanıyorsunuz?

Profesyonel hayatta Pardus’u sıklıkla kullanıyorum. Biraz mecburiyetten biraz da sevdiğim için. Çalıştığım firmada Dünya’nın 139 ülkesine Türk dizi ve filmlerini ihraç ediyoruz. Eskiden Betamax kasetlerle gönderdiğimiz medya içeriklerini artık Cloud üzerinden, FTP sunucu üzerinden veya firmamıza ait WeTransfer benzeri bir sunucu üzerinden yapıyoruz. Dünya’nın farklı ülkelerindeki TV kanalları da bu sunuculara bağlanıp satın aldıkları medya içeriklerini kendi bilgisayarlarına indirip yayına giriyorlar. İşte tüm bu sunucuları Pardus Linux üzerinde yapılandırdık ve yıllardır sorunsuz bir şekilde kullanıyoruz. Ayrıca şu anda 22 adet Windows ve Linux sunucuyu 4 adet host sunucu üzerine yine Linux tabanlı bir sistem ile sanallaştırarak kullanıyoruz. Sanallaştırma sistemimiz de Linux ve hatta Pardus sayılır zira tabanda Debian kurulu. Bizdeki dosyaların her biri en küçük 20GByte civarındadır zira dizilerin her bir bölümü yüksek çözünürlüklü olarak elde tutulur. Yüzlerce bölümden oluşan her bir dizi için ortalama 15-20 TByte alan ihtiyacımız olur. İşte bu dosyaların hepsini yine temelde Pardus/Debian Linux kurulu ve açık kaynaklı bir depolama (storage) sistemi üzerinde tutuyoruz. Şu anda depolama kapasitemiz 2PByte civarında ve her yeni diziyle birlikte bu rakam artış göstermektedir.

Burada tek tek kullandığımız programları yazarsam liste çok uzar ama temelde Linux ve Linux üzerinde çalışan çok sayıda yazılım kullanıyoruz. Unutmadan hem Linux hem Mac OS ve hem de Windows bilgisayarlarımızın tamamında LibreOffice’i kullandığımızı belirtmek isterim. Linux ve üzerindeki özgür yazılımlar sayesinde IT altyapımızda hemen hemen sadece donanıma para vererek aldık diyebilirim. Alternatif olarak özgür olmayan ve hepimizin bildiği programlarla bu sistemi kursaydık, yaklaşık 1.5 milyon dolar ilave lisans bedeli ödememiz ve her yıl bir miktar daha ödeme yapmamız gerekecekti. Bu rakamda hiçbir abartım yok, emin olun. En azından bizim için Pardus’un ve genel olarak Linux’un hem firmamızın hem de ülkemizin kaynaklarını daha verimli kullanmaya katkı sağladığını düşünüyorum.

Açık kaynak yazılım topluluklarının sizin için anlamı nedir? Bugüne kadar bu topluluklar ve yaptıkları işlerden nasıl yararlandınız?

Açık kaynak topluluklarının anlamı benim için çok büyük zira tüm dünyanın Windows’dan ibaret olmadığını ve farklı fikir ve yöntemlerin bazı konularda daha etkili olduğunu ben bu topluluklardan öğrendim. Linux adına ne biliyorsam, başlangıcı topluluklar sayesindedir. Öncelikle haberdar olmak, sonra nasıl yaparımı öğrenmek ve son olarak o işin ustası/geliştiricisi olmak ne demek tamamen topluluk sayesinde kazandığım bir bakış açısıdır. Takıldığım ve merak ettiğim her konuda sağ olsun, topluluk üyeleri kendi işleri gibi destek oldular ve beni gittiğim yanlış yoldan doğru yola yönlendirdiler. Şimdi ben de bu toplulukların bir üyesiyim ve yıllar önce yaptığım hataların gençlerimiz tarafından tekrarlanmaması ve daha ileriye götürülmesi için destek olmaya çalışıyorum. Tüm arkadaşlarımızı da topluluklarımıza katılmaya davet ediyorum. Bilginin paylaştıkça büyüdüğünü hatırlatarak veda edeyim artık, lafı çok uzattım.

Kalın sağlıcakla.